Hava Durumu

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye'de gücünü halktan almayan ayrıcalıklara yer yoktur

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'de halkın iradesine dayanmayan ayrıcalıklara yer olmadığını belirtti.

Haber Giriş Tarihi: 01.10.2025 17:19
Haber Güncellenme Tarihi: 01.10.2025 17:47
Kaynak: DHA
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye'de gücünü halktan almayan ayrıcalıklara yer yoktur

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye’de gücünü halktan almayan ayrıcalıklara yer yoktur. Türkiye’de, siyasette, hukukta, ekonomide, kamuda, sosyal ve gündelik hayatta, milletin iradesine dayanmayan imtiyazlara yer yoktur. İnşallah hiçbir zaman da olmayacaktır. Egemenliğin kaynağı milletin iradesidir; millet de bu iradesini yürütmede seçilmiş cumhurbaşkanı, yasamada milletvekilleri aracılığıyla kullanır. Bazı muhalefet aktörlerinin belli periyotlarla, özellikle ortaya dökülen kimi skandalları perdelemek için gündeme getirdiği suni tartışmalar, milletimizin 14-28 Mayıs seçimlerinde ortaya koyduğu iradeye saygısızlıktır; milletin bizatihi kendisine yapılmış büyük bir hürmetsizliktir" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurulu'nda, 28'inci Dönem 4'üncü Yasama Yılı açılışında konuştu. CHP'nin katılmadığı genel kurulda milletvekillerine hitap eden Erdoğan, "Her Meclis açılışında, yeni yasama yılının ilk gününde, bundan 105 yıl önceki o heyecanı, o tarifsiz gururu hepimiz yaşıyoruz. Halkın doğrudan oylarıyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olarak, ben de bu kürsüde, yani milletin kürsüsünde, sizinle aynı heyecanı tadıyor; sizlerin gururuna ortak olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28’inci Dönem 3’üncü Yasama Yılının, Türkiye’de, bölgede ve dünyada tarihi gelişmelerin vuku bulduğu bir dönemde, yoğun bir çalışma takvimine sahne olduğunu belirterek, “Meclisimiz; gerek yasama ve komisyon, gerekse parlamenter diplomasi alanındaki faaliyetleriyle, milletimizin iradesini en güzel şekilde temsil etti. Bunun için Gazi Meclisimizin tüm mensuplarına, bu çatı altında görev yapan tüm personele şahsım, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Aynı şekilde önümüzdeki yaklaşık 10 ay boyunca; teklifleriyle, önergeleriyle, yapıcı tenkitleriyle, ufuk açıcı değerlendirmeleriyle, siyasetin kalitesini artıran fikirleriyle, yasama faaliyetlerine katkı sunacak her bir parlamenterimize, siyasi parti ayrımı yapmaksızın şimdiden minnettarlığımızı iletiyorum. Şuraya özellikle dikkatlerinizi çekiyorum milletvekillerim; millete ve memlekete hizmet yolunda, hepimiz biriz, beraberiz. Büyük ve güçlü Türkiye ülküsüne giden yolda, hepimiz biriz, beraberiz. Milletimizin hak ve hukukunun savunulmasında, hepimiz biriz, beraberiz. Uğruna nice bedeller ödediğimiz demokrasimizin yüceltilmesinde, hepimiz biriz, beraberiz. Vatanımız, bayrağımız, mukaddes değerlerimizle birlikte Cumhuriyetimizin muhafaza ve müdafaasında aynı şekilde hepimiz biriz, beraberiz. Bakınız; bu kader birlikteliğimiz top seslerinin Polatlı’dan yankılandığı günlerde de böyleydi, bugün de değişen hiçbir şey yoktur" diye konuştu.

‘MECLİSİMİZ, 7 ORTAK BİLDİRİYLE FARKINI ORTAYA KOYMUŞTUR’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclisin meşruiyetini doğrudan milletten aldığına vurgu yaparak, "15 Temmuz gecesi, savaş uçaklarının sonik patlamalarına ve tepesine yağan bombalara rağmen milletin emanetine korkusuzca sahip çıkan Meclisimiz, ikinci defa gazilikle müşerref olmuştur. İstiklal Harbinde yedi düvele direnerek tarihe geçen bu yüce çatı, tam da kendisine yakışır bir cesaretle 15 Temmuz darbe girişimini püskürterek, adını dünya parlamentoları içinde müstesna bir yere onurla yazdırmıştır. Bugün, burada, milleti temsil görevini şanla, şerefle, büyük bir mesuliyet duygusuyla yerine getiren tüm milletvekillerimizin, 15 Temmuz ruhunu her daim ihya edeceklerine inancım sonsuzdur. Bu vesileyle Malazgirt’teki ilk akınlardan İstanbul’un fethine, Kurtuluş Savaşı’ndan 15 Temmuz destanına, istiklal ve istikbalimiz uğruna canlarını feda eden tüm şehit ve gazilerimizi rahmetle yad ediyorum. Meşruiyetini doğrudan doğruya milletimizden alan Türkiye Büyük Millet Meclisi, daima hakkın, haklının ve mazlumun yanında oldu. İsrail yönetiminin Gazze’de ve Filistin’in diğer bölgelerinde 2 yıldır sürdürdüğü soykırıma; bölgede estirdiği devlet terörüne en güçlü tepki, 86 milyon vatandaşımızın temsil edildiği bu koltuklardan yükseldi. Gazze’deki toplu kıyıma karşı sergilediği tavizsiz tavırla milletimizin vicdanına tercüman olan Meclisimiz, yayımladığı 7 ortak bildiriyle farkını ortaya koymuştur. Özellikle Genel Kurul tarafından 29 Ağustos’ta kabul edilen 'İsrail’in Filistin Halkına Yaptığı Soykırım Hakkında Tezkere', zulme göz yumanlar ve gaflet çukurunda boğulanlar için çok güçlü bir mesaj teşkil etmiştir. Filistin’i Destekleyen Parlamentolar Grubu bünyesindeki çalışmalar da Gazze ve Filistin diplomasisi bağlamında Meclisimizin bir diğer başarısıdır. Hasılı bu yüce çatı, Gazze sınavını tarihimize ve milli seciyemize yaraşır biçimde, tam ve eksiksiz şekilde, iftiharla vermiştir. Filistinli mazlumlarla dayanışma sergileyen siyasi partilerimize ve değerli milletvekillerimize kalpten teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

‘FİLİSTİN DAVASIYLA 2 YIL ÖNCE TANIŞMADIK, ÖMRÜMÜZÜ ADADIK’

Birleşmiş Milletler 80’inci Genel Kurulu’ndaki gündeme de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her platformda, Filistin davasının gür sesi olduk. Şahsımızı, hükümetimizi ve ülkemizi hedef alan karalama kampanyaları karşısında izzetli duruşumuzu en güçlü şekilde muhafaza ettik. Dünyanın en modern silahlarıyla topraklarına saldıran işgal kuvvetlerine kahramanca direnen Gazze’nin yiğit evlatlarını asla yalnız bırakmadık. Gazze’ye 102 bin tonu aşan insani yardım ulaştırarak, İsrail’le ticareti bundan 1,5 yıl önce tamamen keserek, Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan soykırım davasına müdahil olarak, daha burada sayamayacağımız nice diplomatik, hukuki, ekonomik adımla, Allah’a hamdolsun, Gazzeli kardeşlerimizin yanında dimdik durduk. Türkiye’nin çabalarının en yakın şahidi Gazzeli kardeşlerimizdir. Filistin halkı bizim kendileri için neler yaptığımızı, nasıl bir özveriyle gayret ettiğimizi çok ama çok iyi bilmektedir. Ancak buna rağmen, ülkemizin ve hükümetimizin, bu konuda sicili hiç de parlak olmayan çevrelerden gelen haksız ve hadsiz eleştirilere maruz kaldığını görüyor, bundan dolayı büyük üzüntü duyuyoruz. Ne şahsımız ne de birlikte yol yürüdüğümüz arkadaşlarımız, birileri gibi Filistin davasıyla 2 yıl önce tanışmadık, biz bu davaya ömrümüzü adadık. Allah izin verirse son nefesimize kadar da Filistin’in ve ilk kıblemiz Kudüs-ü Şerif’in hakkını korkusuzca savunmaya devam edeceğiz. Şundan hiçbir şüphe duymuyorum; inşallah tarih, Gazze’deki bu omurgalı duruşumuz sebebiyle Türkiye Cumhuriyeti’ni çağının vicdan abidesi olarak altın harflerle yazacaktır" diye konuştu.

BU UTANÇ SON BULMALIDIR'

ABD Başkanı Trump’la gerçekleştirilen görüşmede de Gazze’nin gündemin ilk sırasında olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konuda tekliflerimizi yaptık, çıkış yollarını gösterdik, kalıcı barış için nelere ihtiyaç duyulduğunu çok net biçimde ortaya koyduk. Bizim ilkemiz şudur; savaşın kazananı, adil bir barışın kaybedeni olmaz. Filistinli kardeşlerimiz onurlu mücadeleleriyle barışı ve huzuru dünyada en fazla hak eden millettir. Hak ettikleri o kalıcı barış ortamıyla Filistinlileri buluşturmak, önce İslam dünyasının sonra da uluslararası toplumun Gazze’ye borcudur. Gazze kana, gözyaşına ve yıkıma artık doymuştur. Bu utanç, bir an önce son bulmalıdır. 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen, toprak bütünlüğüne sahip bir Filistin devleti kuruluncaya kadar, inşallah, mücadelemiz sürecek. Nasıl ki 14 yıllık karanlığın ardından Suriye’nin özgürlüğüne kavuştuğunu görmeyi Rabb’im bizlere nasip ettiyse; Allah’ın izniyle 'nehirden denize' barışın, huzurun ve güvenliğin hakim olduğu güzel günleri de göreceğimize tüm kalbimle inanıyorum" ifadelerini kullandı.

BAHÇELİ VE DEM PARTİ'YE TEŞEKKÜR

Terörsüz Türkiye hedefine yönelik tarihi nitelikte adımlar atıldığına kaydeden Erdoğan, "Önemli mesafeler alındı. Bu vesileyle, engin siyasi tecrübesi, birikimi ve dirayetiyle terörsüz Türkiye idealimizin mimarlarından olan Sayın Devlet Bahçeli’ye bir kez de huzurlarınızda ülkem ve milletim adına teşekkürlerimi ifade ediyorum. Aynı şekilde, bu 1 yıllık süreçte, yapıcı duruş ve çabalarıyla Türkiye’nin terörden arındırılması yolunda önemli katkılar vermiş olan DEM Parti heyetine ve yönetimine de şükranlarımı sunuyorum. Son nefesine kadar terör duvarının yıkılması, milletimizin her karışında barış ve kardeşliğin egemen olması için ter döken İstanbul Milletvekili Sayın Sırrı Süreyya Önder’i de burada rahmetle anıyorum. Geride bıraktığımız 1 yıl içinde, terör örgütü saldırılarını durdurmuş, kendisini feshettiğini açıklamış, sembolik bir törenle silahlarını yakmıştır. 1984’ten bu yana hem on binlerce can kaybına hem de 2 trilyon dolarlık ekonomik kayba yol açan terör belası, böylece bitme noktasına gelmiştir. Sürecin son derece hassas olduğunun farkındayız; ancak en başından itibaren olumlu bakıyoruz, olumlu bakmak için çaba sarf ediyoruz. Buradan, Meclis kürsüsünden tekrar ifade etmek isterim; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hiçbir dünyevi güç karşısında diz çökmez, boyun eğmez, taviz vermez ve egemenliğini asla pazarlık konusu yapmaz. Bu meyanda, bazı muhalefet partilerinin tahrikleriyle, zihinlerinde soru işareti oluşan vatandaşlarımız varsa, hepsi müsterih olsunlar. Özellikle şehitlerimizin muhterem aileleri ve gazilerimiz bilsinler ki; onların aziz hatıralarına gölge düşürecek hiçbir adımın atılmasına ne hükümet olarak biz ne Cumhur İttifakı’ndaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi, ne de bu Yüce Meclis müsaade edecektir" dedi.

‘SİLAHLA ÇÖZÜM OLMAZ’

Erdoğan, hedeflerinin terörün bitmesi, kardeşliğin kuvvetlendirilmesi olduğunu söyleyerek, "Adımlarımızı sadece ve sadece bu hedefe yönelik atıyoruz. Terörsüz Türkiye idealimizin en önemli merkezi, hiç kuşku yok ki burası, yani Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Meclis çatısı altında, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, siyasi partilerimizin kahir ekseriyetinin temsilcileriyle çalışmalarına başlamış, şu ana kadar da 12 toplantı yapmıştır. Komisyon, çalışmalarını tamamladığında, şüphesiz elimizde çok önemli doneler olacaktır. Komisyonda dile getirilen önerilerin istişare ve uzlaşma neticesinde hayata geçirilmesi bir sonraki aşamayı teşkil edecektir. Burada mühim olan, Türkiye’nin yerli, milli, çözüm odaklı siyasi partilerinin böyle hayati bir mesele için yük alması, aynı komisyon çatısı altında buluşması, konuşması, birbirini saygıyla dinlemesi, istişareler yapmasıdır. Bu, ülkemiz demokrasisi adına, umutlarımızı büyüten çok müstesna bir kazanımdır. Bu komisyon da göstermiştir ki, silahla çözüm olmaz, sıkılı yumruklarla musafaha yapılmaz. Her şey, saygı çerçevesinde konuşulabilir, tartışılabilir, istişare edilebilir. Komisyonun toplanıp, her konuyu açıklıkla ve açık yüreklilikle istişare etmesi, Türkiye’nin zararına değil, hiç tartışmasız yararınadır. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonumuz işte bu olgunluğu sergilemiş, Türkiye’nin de bu olgunluğa eriştiğinin en güzel delili olmuştur. Şu hususun altını özellikle çizmekte fayda görüyorum; Türkiye’nin güvenliği ile yakından alakalı meselelerde atacağımız adımlar, oluşan huzur ve kardeşlik ikliminden tamamen ayrı tutulmalıdır. Türkiye, Türkiye içindeki Kürtlerin anavatanı olduğu kadar, Türkiye sınırları dışındaki Kürtlerin de en büyük, en samimi, en güvenilir hamisidir, kardeşidir; zor günlerde kapısı çalınan ilk sığınağıdır. Bu, yüzyıllardır olduğu gibi, bugün de yarın da böyledir; inşallah hiçbir zaman değişmeyecektir" diye konuştu.

'TÜRKİYE, SURİYE’DE BİR DEJAVÜ YAŞANMASINA İZİN VERMEYECEKTİR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kardeşlik vurgusu yaparak, "Kürt kardeşlerimizin, birtakım terör örgütlerinin baskılarıyla, Türk, Kürt, Arap, genel olarak Müslüman düşmanı birtakım ülke ve odaklar tarafından istismar edilmesine asla rıza göstermeyiz. En başından itibaren Suriye’nin toprak bütünlüğünü güçlü şekilde destekliyoruz. Bugün de Suriye’nin bölünme planlarının en güçlü şekilde karşısındayız. Gerek Suriye’nin toprak bütünlüğünü temin etmek gerekse sınırlarımızın ötesinde herhangi bir terör oluşumunu engellemek amacıyla, diplomasinin tüm kanallarını devreye almış durumdayız. Bu kanalları kullanmayı sabırla, samimiyetle ve sağduyuyla sürdürüyoruz. Diplomatik girişimler cevapsız kalırsa, Türkiye’nin pozisyonu da politikası da bellidir. Türkiye, Suriye’de bir dejavu yaşanmasına izin vermeyecektir. Bu ilkeli tavrımız, Kürt kardeşlerimiz dahil Suriye halkının aleyhine değil, tam tersine onların lehinedir; bölgemizi terör belasından kurtarmaya dönük bir tavırdır. Tekrar altını çizerek söylüyorum; Türk, Kürt, Arap, Sünni, Şii, Alevi, Nusayri, etnik köken, dil, mezhep ayrımı yapmadan hepimiz ortak bir geleceğin yolcularıyız. Biz, birbirimize, bir duvarın tuğlaları gibi kenetlendiğimizde, bölgedeki sıkıntılar tek tek çözülecek, bölge kalıcı barış ve huzura kavuşacaktır. Aramıza simsarların girmesine göz yumduğumuzda ise coğrafyamızda kan, gözyaşı, çatışma, zulüm eksik olmayacaktır. Nasıl ki Türk, Kürt, Arap; Sultan Alparslan’ın, Selahattin Eyyubi’nin, Sultan Fatih’in ordusunda omuz omuza verip zaferler kazandıysa; nasıl ki Çanakkale’de Türk, Kürt, Arap birlikte İslam toprağını kahramanca savunduysa inşallah yarın da ebediyen de Türk, Kürt, Arap ittifakı coğrafyanın barışını, huzurunu, kalkınmasını, refahını birlikte temin ve tahkim edecektir" dedi.

‘ÖNÜMÜZDEKİ AY 350 BİNİNCİ KONUTUMUZUN KURASINI ÇEKİYORUZ’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat depremlerinin yaralarını sarmaya devam ettiklerini belirterek, “Hayatını kaybeden ve her birini rahmetle andığımız vatandaşlarımızı geri getiremesek de afetin izlerini silmeyi hamdolsun başardık. Şu anda, 3 bin 481 şantiyemizde on binlerce mimar, mühendis ve işçi kardeşimiz gece-gündüz demeden çalışmalarını sürdürüyor. 6 Eylül tarihinde Malatya’da 304 bininci yuvamızın anahtarlarını hak sahibi kardeşlerimize teslim ettik. İnşallah önümüzdeki ay 350 bininci konutumuzun kurasını çekiyoruz. Yılbaşına kadar, toplam 453 bin bağımsız bölümü hak sahibi ailelerimize teslim etmek için canla başla çalışıyoruz. Yeni evlerine kavuşan vatandaşlarımızın hanelerinde gönül huzuruyla, sağlık ve afiyetle oturmalarını temenni ediyorum. Bugüne kadar deprem bölgemiz için kamu olarak güncel rakamlarla 3,6 trilyon lira, yani yaklaşık 90 milyar dolarlık harcama yaptık” diye konuştu.

‘MİLLİ GELİRİMİZ 1,5 TRİLYON DOLARA YAKLAŞTI’

Önceliğin, halkın hayat pahalılığı sorununu kalıcı olarak çözmek olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ağustos ayında, son 45 ayın en düşük enflasyonunu görerek, önemli bir dönüm noktasına ulaştık. Enflasyonu, bu yılın sonunda yüzde 30’un altında, 2026 yılında ise yüzde 20’nin altına indirmeyi hedefliyoruz. Bütçe açığımızın milli gelire oranını bu yıl yüzde 3,6’ya; 2026’da ise yüzde 3,5’e indirmeyi öngörüyoruz. İhracat tarafında da hamdolsun çok iyi gidiyoruz. Ağustos ayında yıllık bazda ihracatımız 269 milyar doları aştı. Altın ithalatının yüksek düzeyde seyretmesine rağmen, dış dengemiz hızla iyileşti. 2025 yılını milli gelire oranla sadece yüzde 1,4’lük bir cari açıkla kapatmayı ümit ediyoruz. Dış kaynaklara erişim noktasında da çok ciddi kazanımlar elde ettik. Gerek bankacılık gerekse reel sektörümüz için finansmana erişim hem kolaylaştı hem de maliyetler belirgin şekilde geriledi. Dış borcumuzun milli gelire oranı son 14 yılın en düşük seviyesine indi. Öte yandan, rezerv yeterliliği noktasında da tarihi başarılara imza attık. Merkez Bankamızın brüt rezervleri 179 milyar dolara ulaştı. Programımızın etkisiyle risk primimiz ve borçlanma maliyetlerimiz geriledi; Türk lirasına olan güven her geçen gün artmaya başladı. Küresel ekonomideki belirsizliklere, ticaret ortaklarımızdaki düşük büyüme oranlarına rağmen Türkiye ekonomisi, hamdolsun, büyümesini sürdürdü. 2025’in ilk yarısında yıllık büyümemiz yüzde 3,6 olarak gerçekleşirken, milli gelirimiz yıllıklandırılmış bazda 1,5 trilyon dolara yaklaştı. Üretim cephesinde ise, zirai dona bağlı olarak daralan tarım sektörü hariç, tüm sektörlerde katma değer artışı kaydettik. İmalat sanayimiz son 12 çeyreğin en yüksek performansını sergiledi. Tüketimle yatırım arasındaki denge korunurken, istihdam tarafında da son derece olumlu gelişmeler yaşandı. İşsizlik oranımız tam 28 aydır tek hanelerde seyrediyor. Bir başka güzel gelişmeyi, bir başka rekor seviyeyi turizmde gördük. 2025 yılında ilk 6 ayda 25,8 milyar dolar gelirle tüm zamanların ilk 6 aylık gelir rekorunu kırdık. 2025 yılsonunda 64 milyar dolar turizm gelirine emin adımlarla ilerliyoruz. 2026 senesi, Türkiye ekonomisinde adeta bir reform yılı olacak” değerlendirmesinde bulundu.

'YETKİYİ SONUNA KADAR KULLANACAĞIZ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, meşruiyet tartışmalarıyla ilgili de "Türkiye’de tek bir meşruiyet kaynağı vardır; o da aziz milletimizin tertemiz iradesidir. Biz siyaset sahnesine ilk çıktığımızdan beri ‘meşruiyetin kaynağı millettir’ dedik ve millet egemenliğini çok güçlü şekilde tesis etmeye çalıştık. Yarım asra yaklaşan siyasi hayatımız boyunca girdiğimiz tüm mücadeleleri daima sandıktan çıkan iradeden aldığımız icazet ve yetkiyle yürüttük. Bakınız, bu ülkede, bir dönem egemenlik kağıt üzerinde millete ait olsa da hakikatte sermayenin, medyanın ve mütegallibenin tasallutu altındaydı. Vesayetin kılıcı, yıllarca milli iradenin tepesinde sallanmaya devam etti. Hakimiyeti, imtiyazlıların elinden aldık, asıl sahibi olan millete teslim ettik. Bunun için gerçekten çok çalıştık, çok mücadele verdik; çok ciddi bedeller ödedik, nice saldırıları göğüslemek zorunda kaldık. Ama sonuçta Türkiye’de milletin iradesini her alanda egemen kıldık. Şunu bugün bir kez daha açık açık söylüyorum; Türkiye’de gücünü halktan almayan ayrıcalıklara yer yoktur. Türkiye’de, siyasette, hukukta, ekonomide, kamuda, sosyal ve gündelik hayatta, milletin iradesine dayanmayan imtiyazlara yer yoktur. İnşallah hiçbir zaman da olmayacaktır. Egemenliğin kaynağı milletin iradesidir; millet de bu iradesini yürütmede seçilmiş cumhurbaşkanı, yasamada milletvekilleri aracılığıyla kullanır. Bazı muhalefet aktörlerinin belli periyotlarla, özellikle ortaya dökülen kimi skandalları perdelemek için gündeme getirdiği suni tartışmalar, milletimizin 14-28 Mayıs seçimlerinde ortaya koyduğu iradeye saygısızlıktır; milletin bizatihi kendisine yapılmış büyük bir hürmetsizliktir. Milletimiz, Cumhurbaşkanlığında şahsımıza, Meclis’te sizlere 5 yıllık yetki vermiştir. Azizi milletimizden sandıkta aldığımız bu yetkiyi, inşallah sonuna kadar en güzel, en verimli şekilde kullanacağız. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin sağladığı hızlı ve etkin karar alma, bunları uygulama imkanlarıyla Türkiye Yüzyılımızın inşasını sürdüreceğiz. Yasama organımızın siz kıymetli üyelerinin sergileyeceği hassasiyet, yürütme olarak bize bu çabalarımızda güç ve moral aşılayacaktır. Bu millet için çalışan, çabalayan, söz söyleyen, siyaset yapan kim varsa, aynı hedefe doğru beraberce yol almaktan mutluluk duyarız. Ama öksüzün, yetimin, işçinin, çiftçinin, emeklinin, tüccarın, sanayicinin, esnafın hakkına el uzatana da zerre miskal merhamet göstermeyiz. Bu konudaki tavizsiz duruşumuzu muhafaza etmekte kararlıyız" dedi.

LİDERLERLE GÖRÜŞTÜ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasının ardından muhalefet sıralarına giderek önce DEM Parti, sonra MHP ve İYİ Parti milletvekilleriyle selamlaşıp, tokalaştı. Erdoğan, daha sonra TBMM Başkanlık Divanı’nda; TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu ile bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız da görüşmede yer aldı. Yaklaşık yarım saat süren görüşmenin ardından Erdoğan, Meclis'ten ayrılırken gazetecilerin görüşmeye ilişkin sorusu üzerine, "Samimi bir havada görüşmemizi yaptık, sağ olsun liderlerle beraber" dedi.

Kaynak: DHA

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.