Real Madrid’in Bolulu yıldız oyuncusu Arda Güler, memleketine anlamlı bir bağışta bulundu. Ünlü futbolcu, maçlarda kullandığı kramponlarını Bolu’daki Yaşayan Ayakkabı Müzesi’ne gönderdi. Bu özel krampon, Yaşayan Ayakkabı Müzesi’nin zengin ve ilgi çekici koleksiyonundaki yerini aldı. Müze, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Gerede Meslek Yüksekokulu’nda bulunuyor. Ayrıca, Yaşayan Ayakkabı Müzesi sanatçı, iş insanı ve sporculara ait 250’den fazla ayakkabıyı ziyaretçilerle buluşturuyor. Eğer siz de Yaşayan Ayakkabı Müzesi’ni ziyaret ederseniz Arda Güler’in bağışladığı kramponları görebilirsiniz.
Arda Güler’den Hemşehrilerine Anlamlı ve Nazik Not
Genç yıldız Arda Güler, müzeye bağışladığı kramponlarla birlikte bir de özel not gönderdi. Notunda, “Bu kıymetli müzeye katkı sunmak bir Bolulu olarak beni çok mutlu edecektir” ifadelerine yer verdi. Arda’nın bu nazik jesti, hemşehrileri ve müze yönetimi tarafından büyük bir sevinç ve takdirle karşılandı. Yaşayan Ayakkabı Müzesi’nin kurucusu Doç. Dr. Nurettin Akçakale, Arda Güler’e dayısı aracılığıyla ulaştıklarını belirtti. Akçakale süreci “Dayısını tanıyan genç bir stajyer kaymakam vasıtasıyla ricada bulunduk. Dayısı da bu talebimizi Arda’ya ulaştırdı,” sözleriyle anlattı. Kısa süre içerisinde, yani bir haftada ayakkabı elimize ulaştı. Ayrıca, kramponların yer aldığı Yaşayan Ayakkabı Müzesi, Bolu’da kültürel çeşitliliğe ışık tutuyor.
Sultan Kösen’den Şehit Eren Bülbül’e Anılarla Dolu Bir Koleksiyon
Arda Güler’in kramponu, müzedeki birçok değerli ve hikayesi olan parçanın arasına katıldı. Bu müze, sıradan bir sergi alanı olmanın ötesinde bir anlam taşıyor. Yaşayan Ayakkabı Müzesi, farklı hayatların anılarını ziyaretçilerine sunuyor. Müzede, Guinness Rekorlar Kitabı’na adını yazdırmış olan ‘dünyanın en uzun insanı’ Sultan Kösen’in devasa 60 numara ayakkabısı da sergileniyor. Bunun tam zıttı olarak, Samsun’un Çarşamba ilçesinden gelen 17 numara giyilebilir en küçük külhanbeyi ayakkabısı da ilgi çekiyor. Böylece bu müze, yaşanan Ayakkabı Müzesi çeşitliliği vurguluyor.
Müzenin en duygusal ve en anlamlı köşelerinden birini ise Trabzon’un Maçka ilçesinde şehit olan Eren Bülbül’ün kara lastikleri oluşturuyor. Ayrıca, koleksiyonda Türk sanat, spor ve iş dünyasından çok sayıda ünlü ismin ayakkabıları da bulunuyor. Erkan Yolaç, Ahmet Kaya, Münir Özkul, Neşe Karaböcek, Nilüfer ve Kenan Işık gibi unutulmaz sanatçılar müzede. Hidayet Türkoğlu, Rüştü Reçber ve Olimpiyat Şampiyonu Mete Gazoz gibi efsane sporcuların ayakkabıları da sergileniyor. Dünya Şampiyonu boksör Sinan Şamil Sam’ın ayakkabıları da bu özel müzede yer alıyor. Yaşayan Ayakkabı Müzesi, ayakkabıların kültürel derinliği ile uyumlu sergilenmesini sağlıyor.
Müze Kurucusu Doç. Dr. Akçakale: “Dünyada Bu Tarzda Başka Bir Müze Yok”
Yaşayan Ayakkabı Müzesi‘nin kurucusu ve Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Gerede Meslek Yüksekokulu Tekstil, Giyim, Ayakkabı ve Deri Bölümü Başkanı Doç. Dr. Nurettin Akçakale, müzelerinin farkını ve konseptini anlattı. Akçakale, “Ben dünyada birçok farklı ayakkabı müzesi gezdim. Ancak bu tür, bu tarzda bir müzeye rastlamadım,” dedi. Genellikle müzelerde daha çok eski, tarihi ve antika eşyaların sergilendiğini belirtti. Doç. Dr. Akçakale, “Bizim müzemiz bu açıdan biraz farklı. Biz bir yaşamdan, yani hayatta olan insanlardan veya vefat etmişlerse onların en yakınlarından, bir anısı olan ayakkabıları alıyoruz,” diyerek ‘yaşayan müze’ konseptini açıkladı.
Müzenin sürekli büyüyen ve dinamik bir koleksiyona sahip olduğunu da sözlerine ekledi. “Şu anda koleksiyonumuzda 250 çiftin üzerinde ayakkabı var. Ve neredeyse her hafta mutlaka 1-2 çift yeni ayakkabı müzemize geliyor,” dedi. Ziyaretçilerini ağırlamaktan gurur duyan bu yaşayan Ayakkabı Müzesi, tatlı bir zorluğu da beraberinde getiriyor. Akçakale, “Artık yeni gelen ayakkabıları sergileyecek yer bulmakta sorun yaşıyoruz. Vitrin ve dolap eksiğimiz var,” diyerek destek çağrısında bulundu. Akçakale müzenin geleceğine olan inancını ise şu sözlerle ifade etti: “Bu müze şu anda çok kıymetli. Her ne kadar henüz tam olarak kadri bilinmese de ilerde ülkemize ve kültürümüze çok daha fazla değer katacak bir müze olacağını düşünüyorum.”