Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) yükseköğrenim dünyasında ve uluslararası akademik çevrelerde yankı uyandıracak önemli bir gelişme yaşandığı bildirildi. Ulaşan bilgilere göre, ABD Başkanı Donald Trump, dünyanın en prestijli eğitim kurumlarından biri olan Harvard Üniversitesi’ne yönelik dikkat çekici bir karar alarak, yabancı öğrencilerin üniversiteye gelişini sağlayan vize süreçlerini geçici bir süre için askıya aldı. Bu adımın, hem Harvard Üniversitesi’nin uluslararası öğrenci çeşitliliğini hem de ABD’nin akademik cazibesini etkileyebileceği değerlendiriliyor.
Kararın Kapsamı Altı Ay, Yeni ve Değişim Öğrencileri Etkilenecek
Alınan bu kararın oldukça geniş bir etki alanına sahip olacağı ve hem üniversiteye yeni kayıt yaptırmayı planlayan binlerce uluslararası öğrenci adayını hem de çeşitli değişim programları kapsamında Harvard Üniversitesi’nde eğitim görmeye hazırlanan mevcut öğrencileri doğrudan etkileyeceği özellikle belirtildi. Vize askıya alma uygulamasının süresinin ise altı aylık bir zaman dilimini kapsayacağı ifade edildi. Bu durumun, özellikle eğitim-öğretim takvimleri ve kişisel planlamaları açısından uluslararası öğrenciler için ciddi bir belirsizlik ve potansiyel bir mağduriyet yaratabileceği düşünülüyor.
Beyaz Saray’dan Gerekçe: ‘Ulusal Güvenlik’ ve ‘ABD Çıkarları Vurgusu’
Beyaz Saray tarafından dün (4 Haziran 2025) kamuoyuna duyurulduğu aktarılan başkanlık kararında, Harvard Üniversitesi’ne yönelik bu vize askıya alma uygulamasının temel gerekçesinin ‘ulusal güvenlik’ olduğu resmi olarak kaydedildi. Karar metninde ayrıca, daha da ileri gidilerek, ‘Harvard Üniversitesi’ne yabancı öğrenci kabulünün ve bu öğrencilerin varlığının, Amerika Birleşik Devletleri’nin ulusal çıkarlarına zarar verdiği’ şeklinde çarpıcı bir değerlendirmeye ve iddiaya yer verildiği de gelen bilgiler arasında. Bu gerekçelendirme, kararın sadece idari bir tedbir olmanın ötesinde, daha derin politik ve stratejik kaygılar taşıdığına işaret ediyor olabilir. Gündeme gelen bu Trump Harvard vize kararı, uluslararası eğitim politikaları ve akademik özgürlükler bağlamında geniş çaplı tartışmalara yol açması beklenen bir gelişme olarak değerlendiriliyor.