Türkiye’nin biyolojik hafızası olarak nitelendirilen bir merkez, kritik sağlık çalışmalarına sessizce destek veriyor. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü bünyesindeki bu merkez, Refik Saydam Ulusal Tip Kültür Koleksiyonu Laboratuvarı. Laboratuvar, aşı ve tanı kiti çalışmaları başta olmak üzere birçok önemli bilimsel araştırmaya temel oluşturuyor. Burada binlerce bakteri, mantar ve parazit suşu büyük bir özenle korunuyor.
Binlerce Mikroorganizma Gelecek İçin Özenle Saklanıyor
Refik Saydam Ulusal Tip Kültür Koleksiyonu Laboratuvar Sorumlusu Uzman Doktor Demet Özyanar Yumuşak, merkezin üstlendiği hayati rolü anlattı. Kültür koleksiyonlarının, mikroorganizmaların canlılığını koruduğunu önemle belirtti. Onların genetik olarak değişikliğe uğramadan saklanmasını sağlar. Ayrıca gelecek nesillere aktarılmasını sağladığını söyledi. Dr. Yumuşak, “Kültür koleksiyonumuzda şu anda 1371 adet bakteri, 77 adet küf ve mantar suşu ile 2 adet ise parazit suşumuz mevcuttur,” diyerek merkezin zengin envanteri hakkında bilgi verdi. Bu suşlar, üretim amaçlı kullanılmak üzere endüstriye, bilimsel çalışmalara ve aşı araştırmalarına standart mikroorganizma temin ediyor. Son olarak COVID-19, difteri, boğmaca ve tetanos gibi hastalıkların aşıları ve test kitleri için de bu merkezden suş desteği sağlandı. Bu çalışmaların ana kaynağı Ulusal Tip Kültür Koleksiyonu’dur.
Türkiye’de Aktif Olarak Çalışan Tek ve En Eski Koleksiyon
Dr. Özyanar Yumuşak, bu değerli koleksiyonun Türkiye’de bir benzeri daha olmadığını kuvvetle vurguladı. “Türkiye’de aktif olarak çalışan tek suş laboratuvarı diyebiliriz burası için,” dedi. Merkezin köklü bir geçmişi var. Kurulmasına 1951 yılında karar verildi. 1954 yılında ise ‘Diagnostik Servis’ adıyla resmen faaliyete geçti. Yıllar içinde ismi değişti ve gelişti. 2001 yılında ise bugünkü prestijli adını aldı: Refik Saydam Ulusal Tip Kültür Koleksiyonu. Türkiye’de varlığı bilinen 10 adet farklı kültür koleksiyonu bulunuyor. Ancak günümüzde aktif olarak çalışan ve hizmet veren tek koleksiyonun burası olması, merkezin ulusal ve stratejik önemini daha da artırıyor.
1964 Yılından Gelen “Nursel” Adlı Boğmaca Suşu Hala Kullanılıyor
Dr. Özyanar Yumuşak, laboratuvarın taşıdığı tarihi ve bilimsel önemi dokunaklı bir örnekle anlattı. “Refik Saydam Ulusal Tip Kültür Koleksiyonu, bir biyolojik kaynak merkezi olarak ülkemizin adeta hafıza koleksiyonudur,” dedi. Bu hafızanın en somut ve anlamlı örneklerinden birini de kamuoyuyla paylaştı. Dr. Yumuşak, “Örnek olarak verebilirsek, 1964 yılında İstanbul’da boğmaca hastalığı geçiren 6 yaşındaki ‘Nursel’ isimli kızımızın suşu burada büyük bir titizlikle saklanmaktadır,” ifadelerini kullandı. Bu suşun sadece tarihi bir değer taşımadığının da altını çizdi. Günümüzde hala bu suşla ilgili aşı çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Ayrıca bu değerli suşun aktif olarak referans kaynak olarak kullanıldığını belirtti.
Stratejik Önem Taşıyor, Bilimsel Araştırmalara Kaynaklık Ediyor
Bu özel merkez, Türkiye’nin sağlık alanındaki stratejik gücüne ve bilimsel gelişimine doğrudan hizmet ediyor. Dr. Özyanar Yumuşak, “Hastalıklarla mücadele için, stratejik önemi olan aşı suşlarımız mevcuttur. Bu nedenle burası ülkemiz için çok önemli bir koleksiyondur,” dedi. Merkezde korunan suşların, sadece aşı çalışmalarında değil, aynı zamanda ileri düzey bilimsel araştırmalarda, eğitimde, sağlıkta, gıda sektöründe ve çeşitli endüstriyel alanlarda da kullanıldığını belirtti. Sağlık Bakanlığı’nın “üreten, geliştiren, koruyan sağlık” mottosuna da dikkat çekti. Bu önemli hedefe ulaşmak için ileri düzey araştırmaların şart olduğunu söyledi. Ayrıca bu araştırmaların da ancak standart ve güvenilir suşlarla yapılabileceğini belirtti. Bu suşlara kaynak olan ana merkezin burası olduğunu vurguladı. Merkez, Ulusal Tip Kültür Koleksiyonu içinde kabul edilen mikroorganizmaların epidemiolojik ve halk sağlığı açısından kritik öneme göre seçildiğini de açıkladı.