Yeni doğmuş erkek bebeklerde sıkça görülen ancak ailelerin çoğu zaman fark etmediği bir durum, gelecekte ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Yavuz Onur Danacıoğlu, “inmemiş testis” olarak bilinen bu rahatsızlığa karşı aileleri uyardı. Doç. Dr. Danacıoğlu, tedavideki gecikmenin kısırlık ve kanser riskini artırabileceğini vurguladı.
İnmemiş Testis Nedir ve Neden Ciddiye Alınmalıdır?
Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Doç. Dr. Yavuz Onur Danacıoğlu, konunun göz ardı edilmemesi gerektiğini önemle belirtti. “Bu durum, erkek çocuklarında en sık karşılaşılan ürolojik problemlerden biridir,” dedi. Sorunun, bebeğin anne karnındaki gelişim süreci sırasında başladığını anlattı. İnmemiş testisin bebeğin gelişimi sırasında başladığını belirtti. Testislerin, olması gereken nihai yer olan torbalara (skrotum) tam olarak inmemesiyle ortaya çıktığını söyledi.
Tedavide geç kalmanın getireceği riskler ise oldukça ciddi. Doç. Dr. Danacıoğlu, “Tedavideki gecikme, çocuğunuzun ilerideki doğurganlığını ve sperm kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir,” diye uyardı. “Ayrıca ne yazık ki bu durum, testis kanseri gelişme riskini normal popülasyona göre 4 ila 10 kat daha artırabiliyor,” diye ekledi. Özellikle her iki testisin de torbalarda olmadığı iki taraflı vakalarda, gelecekte kısırlık riskinin yüzde 40’a kadar çıkabildiğine dikkat çekti.
Tedavi İçin En Uygun ve Kritik Dönem: 6-18 Ay Arası
Doç. Dr. Danacıoğlu, inmemiş testis vakalarında ailelerin hemen panik yapmaması gerektiğini söyledi. İlk 6 aylık dönem içinde bazı bebeklerde testisin kendiliğinden torbaya inebileceğini belirtti. Ancak bu sürecin mutlaka bir uzman hekim tarafından yakından takip edilmesi gerektiğini de vurguladı. “1 yaşını geçen bebeklerde ise artık kendiliğinden inme ihtimali çok azaldığı için mutlaka tedaviye başlanması gerekir. Biz en geç 18. aya kadar bekliyoruz,” dedi.
Bu kritik zaman aralığında yapılan tedavinin, gelecekte çok daha olumlu sonuçlar verdiğini söyledi. Hem ilerideki sperm üretimi fonksiyonlarının korunması hem de kanser riski açısından büyük avantaj sağladığını belirtti. Günümüzde bu durumun tedavisinde ilk tercih edilen ve altın standart kabul edilen yöntem ise cerrahi oluyor. “Orşiopeksi” adı verilen bu ameliyatla, kasık bölgesinden yapılan küçük bir kesiyle karın içinde veya kasık kanalında kalmış olan testis bulunuyor. Ardından dikkatlice olması gereken yer olan skrotuma (torbaya) indirilerek oraya sabitleniyor. İnmemiş testisin etkinliğinin düşük olması nedeniyle önceki yıllarda uygulanan hormon tedavilerinin ise artık önerilmediğini de sözlerine ekledi.
Geç Kalınan Vakalarda Testisin Alınması Gerekebiliyor
Tedavide gecikilmesinin ne kadar ciddi riskler doğurabileceğine bir kez daha dikkat çeken Doç. Dr. Danacıoğlu, “Özellikle ergenlik dönemi sonrasında bize başvuran ve testisi karın içinde kalmış olan vakalarda, kanserleşme riski çok yükseldiği için testisi torbaya indirmek yerine, o testisi tamamen almak zorunda kalabiliyoruz,” ifadelerini kullandı. Erken teşhis ve tedavinin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Tanı Sürecinde İlk Adım Fizik Muayene, Ailelere Büyük Görev Düşüyor
Bu durumun tanısında ilk ve en önemli adım, doğumdan hemen sonra ve takip eden kontrollerde uzman bir hekimin yapacağı dikkatli fizik muayenedir. Doç. Dr. Danacıoğlu, testisin elle yapılan muayenede torbada hissedilmemesi durumunda, yerini tespit etmek için görüntüleme yöntemlerine başvurulduğunu söyledi. Bu yöntemler arasında en sık ultrasonografi ve gerekirse MR (Manyetik Rezonans) görüntüleme bulunuyor.
Eğer testis bu radyolojik yöntemlerle de bulunamazsa, tanısal laparoskopi adı verilen kapalı ameliyat yöntemiyle cerrahi bir keşif yapılıyor. Doç. Dr. Danacıoğlu, son olarak ailelere çok önemli bir çağrıda ve uyarıda bulundu. “Eğer ebeveynler, çocuklarının bezini değiştirirken veya banyo yaptırırken testislerden birinin ya da her ikisinin birden torbada olmadığını fark ederse, inmemiş testisin olduğunu düşünerek paniğe kapılmadan ve kesinlikle zaman kaybetmeden bir çocuk ürolojisi uzmanına veya üroloji uzmanına başvurmaları büyük önem taşıyor,” diyerek erken teşhisin ve doğru yönlendirmenin altını önemle çizdi.